Kangrenist.com

Günlük Notları 5.Bölüm

Yazar: Kangrenist Tarih: 14/09/2020 Kategori: EDEBİYAT / Kişisel Yazılar
Günlük Notları 5.Bölüm
Paylaş:

Aradığını Bulabilirsin

28.07.2014

Bugün bayramın 1 günü. Ramazan bitti. Başlarken çok sıcak nasıl dayanalım diyorduk. Göz açıp kapayınca dek geçti gitti. Ramazan ayıda böylece bitti. Ayrıca ilk haftalar çok zorlandığım stajımı da bitirdim. Okuduğum alanla ilgili bir şeyler görmemiş olsam da önemli durumları da kavradım. İş ortamı demek ikiyüzlülük demekmiş. Sevmediğin birine yakınmış gibi sahte bir samimiyet göstermen lazımmış. Menfaat ilişkisinin ön planda olduğu bir yer. Kim kimde ne kadar istifade edebilirse…

Üzücü aslında yaşamanın ne zaman sonlanacağını bilmezken insanların birbirini kırmaya bu kadar meyilli olması. Böyle geçip gitti 6 hafta.
Bunun dışında İman’la Türkçe derslerine devam ediyoruz. Zamanım oldukça keyifli geçiyor. Bazen can sıkıcı hale gelse de bir şekilde atlatıyorum. Ruh halim hala kötü. İyi olmak için çabalıyorum. Niye bilmiyorum ama hayata karşı hep bir eksik tarafım var. Yaşama biçimimle düşüncelerim çelişkili. İnşallah bunları atlatırım. Geçer gider her şey.

Babaannemi kaybedeli 4 ay oldu. Bugün mezarını ziyaret ettik. Bir kaç ay önce soluk alan birinin şimdi toprakta olması. Hayat kaçınılması en zor gerçeklik. İnşallah ruhu rahattadır. Onsuz ilk bayram.

15.08.2014

Hala çok fazla şikayet ettiğimin farkındayım. Yanlışlarım, yanılgılarım, yalnızlıklarım birer abartı mı? yoksa hatalarımı kapatmak için oluşturduğum sığınaklar mı? Bir yağmur damlası olsam ya da Sezai Karakoç’un dediği gibi “Ah beni vursalar bir kuş yerine” olur olmaz aklıma geliyor. ..

“Ah beni de vursalar bir kuş yerine” gömülsem gökyüzünün kapı diplerine…
Bir mutluluk busesi düşse yüzümden sonra hep aklıma gelen dize ” Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” diyecek ne çok şey buldum oysaki.
İçimden kuşlar, kaynayan sokaklar, tükenmeyen kalabalıklar geçti.
Geçen ne çok şey var oysaki geçmeyen bir şey hepsini kapatıyor. Sonra bir gün öylesine bir günde ölsem diyorum. Korkmadan, kırılmadan geçireceğim günlerin hesabı olmadan ölüversem…

“Ah beni de vursalar bir kuş yerine” sonra bir şiir dizesi için sevsem seni. Bir yerlerde denk gelebilsek. Ne çok şikayetim var. Gerçek ve hayaller arasında sıkışan bir insanın, Araf’tan dudakları sana gülümsüyor.

Selam et yalnızlığıma ve bizsizliğime..

20.08.2014

Zaman çabucak geçiyor. Bunu her anladığımda canım sıkılıyor. Neden böyle olduğunu anlayamıyorum. Bir kaç yıl önce keskin kararları olan ben nereye gittim? Her şeye direne bileceğime inanırdım. Hiçbir yanlış yapmadan atacağım adımları düşünürdüm. Ne oldu bana?

Zaman iradesiyle nasılda büktü belimi… Aslında basitçe söylenilmiş sözlerin sırtıma nasıl yük olduğunu öğrendim. Gerçekten şikayet etmeye hakkım var mı? Bunca yanlışımın kıyısından dönecek bir dönüm noktası bulacak mıyım bilmiyorum. Ama yorulduğumu hissediyorum.

Kazanamadım sınanmaları. Israrla yanlışlarımın üzerine yürüdüm. Birikmiş hatalarım ne çok yormuş beni. Bir yolum olsun istiyorum. Zaten umutta bu değil mi? İçimde sönen yitirdiğim değerlerin yeniden dirilmesinden daha güzel ne olabilir ki? Çıkmam lazım. Güzel umutlu günlere doğru yol almam lazım.

23.11.2014

Uzun zaman oldu ne yazacağımı bende çok bilmiyorum ama her şey hala karışık. Hislerimin bu kadar değişken olması en büyük dezavantajım sanırım. Kendimi tuttuğum, bünyeme yerleştirdiğim şu aşağılık kompleksimden kurtulmam gerekiyor. Bunu hala aşamamış olmak beni üzdü. Gizem ve Betül’le olan arkadaşlığım sona erdi. Lisedeki arkadaşlıklarımın hiç bitmeyeceğini düşünmüştüm. Ama zaman mesafeleri çoğaltıyor. Birlikler ayrılık oluyor birden. Daha anlamadan uzaklaşmış oluyorsun da fark etmiyorsun. Üzüldüm mü bilmiyorum.

Aslında uzun zamandır hiçbir şeyi bilmiyorum. Bazen robotmuşum gibi hissediyorum. “Bomboş” bakmak ve “hissetmemek”… Bir şeyleri bakıp sebepsiz gülerken bir iki dakika o şiddetli ağlama hissi… Anlayamıyorum…
Önceden yazmayı severdim, şimdi bunu da kaybettiğimi biliyorum. Her şeyi kaybettiğim gibi…

Belki kazanacağım zamanlarda olacak belki daha çok kaybedeceğim zamanlar ama bu o kadar önemli mi gerçekten bilemiyorum. Kazanmak ve kaybetmek üzerine kurulmuş bu sistemde neyi niçin kazandığım ya da kaybettiğim cidden önemli mi? Cidden önemli olmak zorunda mı? İnsan türünün sistemler üzerindeki bu bencil yaşam biçiminde birlik, ilerleme, hedeflere ulaşma duygularını barındırmak zorunda mıyım? Yazım hatalarım da bu önemsenmişliğe dahil olmalı mı? Başım ağrıyor, canım sıkılıyor yine, nefes alamıyorum. Bu boşlukta amaçsız ve bağlılıksız öylesine ölmekten ölesiye ” KORKUYORUM”.

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?